25 Eylül 2015 Cuma

Haruki Murakami - İmkansızın Şarkısı


Doğan Kitap
347 sayfa
Tür: Dram, Romantik
Puanım: ★★★★★

Dün akşam itibariyle İmkansızın Şarkısı bitti. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Açıkçası biraz çekingen yaklaşmıştım olumsuz yorumlar yüzünden fakat ben gerek yazarın üslubunu gerekse kurgusunu çok beğendim. Gerçekten samimi bir dille yazıyor Murakami. Uzun açıklamalara, kasıntı betimlemelere girmeden içtenlikle bize yansıtıyor dünyasını.
Kitaptan biraz bahsedecek olursam, kitap 37 yaşındaki Vatanabe’nin Hamburg’a giden bir uçakta daldığı düşüncelerle başlıyor. Gençlik yıllarını, yaşadığı zor ve biraz da aslında yalnız hayatı tekrar gözden geçirmeye başlıyor ve bize anlatmaya girişiyor.  Okudukça anlıyorsunuz ki bu aslında öylesine bir yaşam değil. Sınavlarla, zorluklarla dolu zaman zaman insanı gülümseten bir yaşam. Vatanabe'nin yaşamı kitapta da söylendiği üzere tıpkı bir bisküvi kutusu gibi. Parmak uçlarıyla tutulması gereken, çok kırılgan bir öykü.
Sayfalar siz anlamadan çevrilip gitse de ben kitabı uzun zamana yayarak ve sindire sindire okudum. Bu kadar etkilenmem belki de bu yüzden. Yazar duyguyu okuyucuya yansıtmakta o kadar başarılıydı ki... Her okuduğum cümleyle burukluğum, hüznüm sanki daha da derinleşti. Son sayfayı da okuyup kitabı kapattığımda bir süre yalnız kalmak, yaşamı ve dostlukları sorgulamak gereksinimi hissettim. Her cümlesiyle size farklı şeyler hissettiren, sizi gerçekten duygulandıran bir kitap. Murakami’nin yazımını ben çok beğendim ve kesinlikle onu okumaya devam edeceğimi düşünüyorum.

Not: Bu kitabı Beatles - Norwegian Wood ile okumanızı tavsiye ederim ki şarkının kitaptaki önemi de büyük. Bunun yanında kitapta o yılların birçok şarkısının da ismi geçiyor.
Not2: Kitabın bir de filmi varmış, ben henüz izlemedim fakat merak ederseniz diye yorumlara ve konusuna ulaşabileceğiniz linki buraya bırakıyorum. Afişe tıklayarak siteye gidebilirsiniz.




Altı çizilesiler;
Ben ellerin birbirine temasıyla her şeyi anlarım. Bunun mantıkla filan ilgisi yok, hissederim, hepsi bu. Örneğin, senin yanındayken, şimdi olduğu gibi, hiçbir şeyden korkmam. Başıma kötü ya da can sıkıcı şey gelemez.
Eğer kendimi koyuverirsem, bir daha eskisi gibi olamam. Un ufak olurum… Ve sonunda buharlaşırım.
Ölüm yaşamın karşıtı olarak değil, parçası olarak vardır.
Bir bisküvi kutusunun içinde her tür bisküvi vardır, sevdiklerin de, sevmediklerin de, öyle değil mi? Ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. Ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. Şimdi bunu yaparsam sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. İnan bana, yaşam bir bisküvi kutusu gibidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder